Murat Karin, 15.02.2022
Türkiye’yi adeta elektrik faturaları çarptıve fahiş elektrik faturaları kendiliğinden gelişen protestolarına yol açtı. Hükümet ocak ayında altığı bir kararla elektriğe kademeli bir uygulamayla aylık 150 kwh kadar elektrik tüketimine yüzde 52 ve onun üstündeki tüketime de yüzde 127 zam yapmıştı. Protestolarla birlikte rejim bu limiti 210 khw’ye çıkararak geri adım atsa da bu adım pahalılıktan mustarip geniş kesimleri tatmin etmekten uzaktır. Birçok alanda sıkışmış olan rejimin bir geri adım daha atması bekleniyor.
Ekonomik çöküntünün hayatın her alanına sirayet ettiği Türkiye’de son aylarda elektrik faturaları astronomik seviyelere çıkarak halkın yaşadığı yoksullaşmayı daha da derinleştirdi. %120’yi aşan fahiş oranlarda artan elektrik faturaları sonucu esnaf elektrik faturalarını cama asarken kimi kafeler ısıtıcıdan ekstra ücret talep etmeye, bazı kafeler ise aydınlatmayı mumla sağlamaya başladılar. Elektrik faturaları öyle fahiş oranlarda arttı ki Cem Yılmaz ve Seray Sever gibi geçim sıkıntısı yaşamayan ünlüler dahi sosyal medyadan fiyatların yüksekliğine tepki gösterdi.
Artan elektrik faturaları ile ilgili protestolar yurdun dört bir yanına yayıldı. Ağrı’da insanların sokağa çıkarak fahiş elektrik zamlarını protesto etmelerinin ardından Bursa’da esnaf zamları protesto etmek için saat 21.00-22.00 arasında ışıklarını kapattı. Şanlıurfa’da, Muğla’da, Şırnak’ta, Mardin’de, İzmir’de, Gaziantep’te de çeşitli protestolar düzenlendi. Gaziantep’te düzenlenen protestolarda elektrik faturaları yakılırken “geçinemiyoruz, insanca yaşam istiyoruz” dövizleri açıldı. Yapılan basın açıklamasında konuşan Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, akaryakıta gelen zamların sadece arabası olanların sorunu olmadığını, bu zamların ulaşımda ve ulaşım giderinden dolayı yine kullanılan bütün ürünlere gider kalemi olarak ekleneceğini ve yeni bir zam dalgası yaratacağını söyledi. İzmir Gastronomi Yeme İçme Eğlence Yerleri Derneği Başkanı Hami Torcu da elektrik ve doğalgaz faturalarının kira bedellerini aştığını, işletmelerin sürekliliği için bu zamların geri çekilmesi gerektiğini ifade etti.
Elektrik faturalarında yaşanan bu fahiş artışları ülkenin son dönemde yaşadığı yoksullaşmadan ve zam furyasından bağımsız ele almak mümkün değildir. Son dönemde uygulanan politikalar ile Türkiye derin bir devalüasyonun, enflasyonun, yoksulluğun ve geleceksizliğin içine çekilmiştir. Bu zam dalgasının ortasında egemen sınıf kendisinden beklenileni yaparak krizin faturasını işçi sınıfının üzerine yıkmaya çalışmaktadır. TÜİK’in yayımladığı %48,69 gibi yüksek resmi enflasyon bile gerçek oranın çok uzağındadır, bağımsız ekonomistlerin hesaplamalarına göre gerçek enflasyon %100’ün üzerindedir. Buna rağmen burjuvazi gerçeğin çok uzağında olan %48,69’luk oranı dahi işçi sınıfının maaşına yansıtmakta gönülsüzdür. Böyle bir dönemde işçi sınıfı kendisine verilen düşük zam oranlarını kabul etmeyerek çeşitli iç kollarında eyleme gitmiştir. Yüksek elektrik faturalarının bu dönemde yaşanması hiç kuşkusuz tesadüf değildir, zira egemenler asgari ücrete yapılan zammı daha işçinin cebine girmeden eritme derdindedir.
Özelleştirmelerin sonucu
Elektrik faturalarında yaşanan artışın bir diğer nedeni ise hiç kuşkusuz özelleştirmelerdir. Elektrik toplumun asli ve sürekli bir ihtiyacıdır ve bu yönüyle bir kamu hizmetidir. Elektrik gündelik hayatın sürekliliği için olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır ve bu hizmete ihtiyaç duyulmayan bir an dahi yoktur. Ayrıca elektrik seçime tabi değil zorunlu bir ihtiyaçtır, yani piyasadaki herhangi bir diğer ihtiyaç gibi o hizmeti alıp almamak kişinin tercihine bırakılmadığı gibi birçok hizmet sağlayıcısı arasından seçim özgürce yapmak da mümkün değildir. Dolayısıyla elektrik piyasa serbestisinin geçerli olduğu bir alan değildir. İnsanlar bulundukları bölgede kendilerine sunulan elektriği sunulan tarife üzerinden almak zorundadır. İşte bu sebepten dolayı bir kamu hizmeti olan elektrik serbest piyasa ilişkileri ile kavranmamalı, bir kamu hizmeti olarak örgütlenmelidir. Kamu hizmetinde temel amaç hizmet sürekliliği iken özelleştirmelerde ise temel amaç kar olur, insanların en temel ihtiyaçlarından birinden kar elde etmeye çalışınca hizmette kesinti yaşanması veya fahiş fiyatların ortaya çıkması kaçınılmaz olur. Bugün Türkiye’de yaşanan da tam olarak budur. Son dönemde kesintilerle ve fahiş fiyatlarla ortaya çıkan elektrik krizi özelleştirmelerin, bütün kamu kaynaklarını özel şirketlere peşkeş çekmenin bir sonucudur.
Zamlar derhal geri alınsın!
Son dönemde yaşanan bu elektrik krizinin sona ermesi için son yapılan elektrik zamları bir an önce geri alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki elektrik faturaları ile ilgili yegane kaygı unsuru faturaların yüksekliği değildir. Elektrik her sektörde kullanılan bir enerji kaynağıdır ve elektrik ücretlerinin bu kadar yükselmesi bütün sektörlerde maliyeti artıracak, bu da enflasyonu daha da körükleyecektir. Dolayısıyla insanların yaşadığı yoksulluğun daha da derinleşmesini önlemek için zamlar bir an önce geri alınmalıdır. Enerji toplumun asli ve sürekli bir ihtiyacıdır, dolayısıyla bu sektörde öncelik kar edilmesi değil hizmet sürekliliği olmalıdır. Adil erişimi temin edecek bir fiyat düzeyinde herkese, ihtiyacı kadar enerji sağlanmalıdır. Hizmet sürekliliğinin ve hizmete adil erişimin sağlanması adına da elektrik dahil bütün kilit sektörler işçilerin denetimi ve yönetimi altında tekrar kamulaştırılmalıdır.