Kıbrıs Anti-Nükleer Platformu

Views 86
Okuma Süresi3 Dakika

25 Nisan 2023

NÜKLEERE KARŞI EYLEM

26 Nisan 2023, 15-19: Ledra Palace – Dayanışma Evi

BASIN TOPLANTISI, Dayanışma Evi, 24 Nisan 2023 Pazartesi

26 Nisan, Çernobil trajedisinin 37. Yıldönümü. 26 Nisan 2023, zaman zaman depremlerin yaşandığı bir bölgede, Akkuyu’da, nükleer santralın kurumsallaşması için kutlamaların düzenleneceği günden önceki gündür. 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve Türkiye ile Suriye’de şehir ve köyleri, insanların hayatını yerle bir eden 7,8 derecelik Richter ölçeğindeki depreminde hayatını kaybeden binlerce canımızı unutmuyoruz.

Türkiye’nin Akkuyu Nükleer Santrali, Girne kıyısına sadece birkaç kilometre uzaklıkta ve hepimizi ilgilendiren bir konudur. Nükleer santraller, yalnızca çevre için bir tehdit oluşturmadığı gibi, öncelikle çevredeki insanların sağlığını ve güvenliğini de etkileyebilecekleri için çok önemli bir konuyu da temsil etmektedir. Olası bir sızıntı hem çalışanlar hem de bölge sakinleri için büyük bir risk oluşturabilir. Ayrıca dolaylı riskler de çok önemli ve tehlikelidir. Talihsiz bir kaza durumunda çevrenin (hava, toprak, yeraltı, su) kirlenmesi, yalnızca kendisinin bulunduğu alanı değil, radyoaktivite çok uzak mesafelere yayılabileceğinden ve geniş coğrafi alanları etkileyebilecektir. Bölgenin oldukça sismojenik olması nedeniyle risk daha da yüksektir.

Çernobil’den 25 yıl sonra insanlık, 11 Mart 2011 Cuma günü Fukushima’da meydana gelen korkunç depremin, yol açtığı tsunaminin ve yol açtığı tahribatın sonuçlarıyla hâlâ mücadele eden Japonya’nın trajedisine tanık oldu.

İnsanlık, reklamı yapılan nükleer santrallerin “güvenliği”(!)nin hızla farkına varıyor ve şimdi bunu büyük ölçüde sorguluyor. Dolayısıyla, sıfır nükleer silah ve nükleer santraller için Avrupa ve dünya kamuoyunun yeni bir seferberliği daha zorunlu hale geliyor.

Ne yazık ki, yukarıda bahsedilen dramatik olaylardan sonra bile Türkiye, bir Rus devlet şirketi olan Rosatom’un desteğiyle Akkuyu yakınlarında bir nükleer santral inşa etmektedir. Bu gelişme Türkiye kıyılarına, Kıbrıs ve daha geniş bölge için bir tehdittir. Aynı zamanda, Mısır’da şu anda benzer bir tesisin yapım aşamasında olduğunu ve Ürdün’de benzer bir tesisin inşasının (hepsi Rosatom tarafından) yüksek maliyeti nedeniyle ertelendiğini biliyoruz.

Santralin “normal”(!) çalışmasından kaynaklanan radyoaktivite ve bir kazadan kaynaklanan herhangi bir ciddi sızıntı, insanlar da dahil olmak üzere yakındaki canlıların yaşam kalitesini kademeli olarak yok edecektir. Doğu Akdeniz havzası devasa ve birbiriyle bağlantılı bir ekosistemdir. Bir radyoaktivite sızıntısı durumunda, bu nükleer santrallerin yüzlerce kilometre çevresine zarar verecektir.

Çernobil faciasından 37 yıl sonra bugün bile Karadeniz havzasının her yerinde insanlar ve çevre için ciddi sorunlar kaydediliyor; binlerce ölü, binlerce ölü doğum ve atmosfere salınan radyoaktivite nedeniyle çeşitli hastalıklara sahip olan olgu, aynı hatanın tekrarını engelleyici olarak değerlendirilmelidir. Fukuşima’daki nükleer kazanın devam eden etkisi dünyanın birçok bölgesini ve özellikle Akkuyu’yu da ifade edebilir.

Bir nükleer santralin “normal”(!) çalışması sırasında bile, radyoaktif atıklar yüzyıllarca sürebilecek yüksek bir risk taşır; bu amaçla hiç kimse bertaraf edilmeleri için güvenli bir yol olduğunu iddia edemez. Nükleer atıkların bertaraf maliyeti çok yüksektir ve bu, nükleer enerjinin ucuz bir enerji kaynağı olduğu iddiasını tartışmaya açar. Görünüşe göre çevresel maliyet de hesaplanmamıştır. Dürüstçe merak ediyoruz: nükleer atıkları topraklarında on binlerce yıl gömmek isteyen var mı?

Nükleer enerji ne yenilenebilir ne de temizdir. Yarattığı problemler kuşkusuz iddia edilen avantajlarından çok daha fazladır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının insanlık tarafından güvenle kullanılabileceği günümüzde, özellikle Akdeniz bölgesinde nükleer enerji kullanımı gereksizdir. 

İyi bir yaşam kalitesi ve çevre koruma vizyonumuz, nükleer enerjinin varlığı ve kullanımı ile bağdaşmaz.

Tüm Kıbrıslıları Çernobil faciasının 37. Yıldönümünde 26 Nisan 2023’te Ledra Palace karşısındaki Dayanışma Evi (H4C) önünde aşağıdaki şekilde bize katılmaya çağırıyoruz:

15:00 “Hibakushalar olmasın!” sergisi açılışı

15:00-15:30 Pınar Demircan’ın sergi sunumu

15:30-16:00 Pınar Demircan’ın (nukleersiz.org koordinatörü ve bağımsız araştırmacı) “Akkuyu Nükleer Santrali ve diğerlerinde son gelişmeler” sunumu

16:30-16:40 Soru-Cevap

16:40-17:00 Nükleer santral kazalarından sonra radyonüklidlerin atmosferik dağılımından kaynaklanan risk – Theodoros Christoudias

17:30 Çernobil ve Hibakusha kurbanlarının anısına insan zinciri

Unutmayın, nükleer enerji tehlikelidir; dün Çernobil’de yaşadığımız gibi, bugün Fukuşima’da ve yarın Akkuyu olabilir! Akkuyu’da yapılması planlanan Nükleer Enerji Santrali Girne sahiline sadece 90 km uzaklıkta!

Hep birlikte çocuklarımızın geleceği için sesimizi yükseltelim!

Previous post Depremler sınır tanımıyor, dayanışmamız da öyle!
Next post Seçimler: Türkiye Dönüm Noktasında