Amerika Birleşik Devletlerinin Missouri Eyaletinin Ferguson şehrinde 18 yaşındaki Amerikalı siyahi genç Michael Brown, 9 Ağustos 2014’te beyaz bir polis memuru Darren Wilson tarafından sokakta infaz edildi ve ırkçı adalet sistemi tarafından dava açılmasına bile gerek görülmedi. Kısa sürede hızla tüm Amerika’ya yayılan ırkçılığa ve adaletsizliğe karşı bir isyan dalgasına dönen bu hareket, kapitalizmin derin krizinden yoksulların sırtından çıkma çabalarına karşı Sao Paulo’dan Atina’ya; İstanbul’dan Madrid’e; Kahire’den Amed’e tüm dünyayı saran kitle hareketlerinin bir parçasıdır aynı zamanda.
İşçi Enternasyonali Komitesi’nin (CWI) ABD seksiyonu ve Türkiye’de Sosyalist Alternatif’in kardeş örgütü Socialist Alternative Boston üyesi Gökhan Barış Özdener’in yazısı bu isyan üzerine.
Sosyalist Alternatif, 08.12.2014
Ferguson’da olan, Gaziantep’te 15 yıl önce baklava çalan Kürt çocuklarının davasını getiriyor aklımıza. O davada baklava çaldıkları için çocuklar 9 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Burada puro çalan genç katledildi.
Polis memurunun ifadesine göre Michael Brown ve arkadaşı Dorian Johnson otoyolda yürürlerken, devriye görevi yapmakta olan polis memuru Wilson gençleri kaldırıma çıkmaları konusunda uyarır. Fakat Johnson gidecekleri yere bir dakika mesafede olduklarını ve zaten yoldan ayrılacaklarını söylerken, Brown da polis memuru Wilson’a küfreder. Bunun üzerine Wilson arabasını iki gencin yolunu kesecek şekilde park eder. Brown ise aracın açık olan camına yaklaşıp polis memuru Wilson’u yumruklamaya başlar. Bu sırada Polis memuru Wilson yakındaki bir marketten çalınmış olan puroların Brown’ın elinde olduğunu fark eder ve Brown’ı etkisiz hale getirmek için copuna uzanmaya çalışır ancak cop yetişebileceği mesafede olmadığından dolayı silahını çıkartıp Brown’a doğrultur ve durması için uyarır. Brown, polis memuru Wilson’un silahı tutan elini yakalayıp silahı Wilson’a doğru çevirir, boğuşma esnasında polis memuru Wilson silahı siyah gence doğrultup ateş eder. Brown yaralı halde kaçarken polis memuru Wilson araçtan inip kaçanın ardından durup yere uzanması için bağırır. Brown ise durmak yerine, geri dönüp Wilson’a doğru koşmaya baslar. Bu esnada polis memuru Wilson siyah genç Brown’ı durdurmak için birçok kez ateş açar. Siyah genç yaralı halde Wilson’un üzerine doğru koşmaya devam ederken polisin tabancasından çıkan son iki atış başına isabet ederek ölümüne neden olur (1). Yapılan otopside siyah gencin vücudunda altı kurşun yarası tespit edilir.
Siyah genci öldüren polis memurunun ifadesi de bize yine Ethem Sarısülük ile Berkin Elvan’ı katledenlerin ifadesini anımsatıyor. Ethem de Berkin de Türkiye’nin siyahları: Aleviydiler. Ethem’i öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz ifadesinde, kaçtığı sırada kendisine taş atıldığını ve yaralandığını, 16 gün iş göremez raporu aldığını öne sürmüştü. Şahbaz’ın olayda yaralandığına dair aldığı üç ayrı sağlık raporunun sahte olduğu anlaşılmış, Ankara Tabip Odası raporları düzenleyen doktorlar hakkında disiplin soruşturması başlatmıştı. Şahbaz, mahkemede ödüllendirilir gibi düşük ceza alarak kurtulmuştu.
Polis memuru Wilson’un ilk ifadesi ile siyah gencin olay anında yanında olan arkadaşı Johnson’ın ve diğer görgü tanıklarının ifadeleri ise birbirinden farklıdır. İlk ifadesinde polis memuru Wilson hırsızlık olayından haberi olmadığını, siyah gencin puroları arkadaşı Johnson’a verdiğini söyler. İkinci ifadesinde ise Brown’ı puroları elinde tutarken gördüğünü ve hırsızlık olayının faili olduğunu düşündüğünü söyler. Yine ifadesinde Brown’ın sol eli ile tişörtünün içinden sağ kolunu tuttuğunu söylemesine rağmen, olay yeri inceleme personeli bu durumun aksini bildirir ve polis memuru Wilson’un ifadesinin doğruluğunun şüpheli olduğu ortaya çıkar. Görgü şahitlerinin tümü ifadelerinde Wilson’ın Brown’ı yere yatması konusunda iki kez ikaz etmiş olduğunu söylemesinin aksine, böyle bir ikazı duymadıklarını söylemişler. Ayrıca görgü tanıklarının bir kısmı Wilson ile Brown arasında fiziksel teması da görmediklerini beyan etmişlerdir (2, 3, 4, 5). Kaldı ki polisin potansiyel bir saldırıyı bertaraf etmek için saldırganı yaralayarak etkisiz hale getirmesi gerekirken, Wilson Brown’ı öldürmek için başına ateş etmiştir!
Olayın Arkasında Irkçılık Yatıyor
Amerika’da adalet sistemi siyah gençliği suça itmektedir. 2009 da yapılan bir çalışmaya göre, siyahlar Amerikan toplumunun %13’ünü oluştururlarken, buna karşın hapishanelerdeki suçluların yarısına yakını siyahlardan oluşuyor. Siyahların aldıkları cezalar beyazlarınkinden %10 daha uzun olmakta ve ömür boyu hapis cezası alanların 3 te 2 sini azınlık mensupları oluşturmaktadır. Amerika’da hapishaneler şiddet suçuna karışmamış azınlık gruplar dahil milyonlarca insanla doluyken, ülkedeki adaletsizliğin, eşitsizliğin ve yoksulluğun nedeni olan Wall Street’te yaşayan asıl suçlular, hapse düşmek bir yana hayatları boyunca ceza bile almadan yaşarlar.
Yakın tarihe bakacak olursak, Martin Luther King Jr’lı zamanlardan bu yana hükümet ve polisin hala siyahları haksız yere suçlamaya, öldürmeye, hapislere tıkmaya, gerçek suçluları ise aklamaya devam ettiğini görürüz. Amerika Birleşik Devletleri’nde siyahların 1960’lardan sonra ırk ayrımcılığı karşısında göstermiş olduğu mücadeleler nispeten hedefine ulaşıp, eşit haklar konusunda ayrımcılığı engelleyen yasalar çıkarılmasında etkili olmuş olsa da, kanunlarca belirlenmemiş alanlarda ırk ayrımcılığı hala devam etmektedir. Yapılan istatistiklere göre, diğer azınlıklar da dahil, siyahların sermaye birikimi beyaz Amerikalıların sahip olduğu sermaye birikiminden 20 kat azdır. Eğitim, sağlık ve adalet hizmetlerine ulaşım ve sosyal-politik olarak potansiyel suçlu görülmeleri bakımından günümüzde hala ayrımcılığa ve eşitsizliğe tabii tutulmaktadırlar.
Tarihsel olarak ırk ayrımcılığının sonucu olan azınlık gettolarının günümüzde de varlığını korumasının nedeninin altında, başta siyahlar olmak üzere azınlıkların devlet hizmetlerine erişiminin engellenmesi ve hak eşitsizliklerinin sürmesi yatmaktadır. Yapılan araştırmalara göre, siyahlar kalitesiz ve eksik sağlık hizmetleri almaktadır (6).
Politik kampanyalarda özellikle Cumhuriyetçi Parti tarafından ayrımcılığa tabi tutulmaktadırlar. Örneğin Cumhuriyetçi Parti’nin 2002 döneminde seçim çalışması için hazırlanan videoda, “Demokratların” toplanan vergileri gereksiz sosyal programlar için harcayacağı söylenirken arka planda bir siyah anne ile çocuğu, yoksulluk yardımı almak için devlet ofisinde beklerken görülmektedir (7).
Amerika’da eğitim sistemi lise sonuna kadarki kısmı merkezi olmadığı ve federal bütçesi ile yeterince desteklenmediği için, eğitim okulun bulunduğu bölgede yaşayanlardan toplanan vergilerle karşılanır. Bu nedenle daha çok yoksul kesimi oluşturan siyahların yaşadığı gettolarda, öğretmenlerin ve eğitimin kalitesi düşüktür. George W. Bush döneminde çıkarılan “Hiçbir çocuk geride kalmasın- No child left behind” olarak bilinen kanun uyarınca, yetersiz eğitim alan bu öğrenciler, merkezi sınavlara girip düşük puanlar aldıklarında okulları gerekli seviyeyi tutturamadığı için kapatılmaktadır. Böylece eğitim sisteminin dışına itilmekte ya da okullarda öğrenme problemi olan çocukların gönderildiği “Özel Eğitim-Special Education” sınıflarına alınarak, üniversite eğitimi almalarının ve kendi toplumlarını destekleyebilecek konumlara gelmelerinin önüne geçilmektedir.
Siyalar sık sık polis şiddetine maruz kalmaktadırlar. Brown cinayeti sistematik bir ayrımcılığın ürünü olan benzer olayların bir örneğidir. Yakın bir zaman önce George Zimmerman isimli gönüllü bekçi 17 yaşındaki siyah Trayvon Martin’i şüpheli gördüğü için öldürmüştü.
Son olaylar, Amerika’da siyahlar ve dışlanan tüm kesimlerin maruz kaldığı adalet, iş, eğitim eşitliği, sağlık hizmeti alanında ırkçı devlet politikalarının sonu gelinceye kadar yeni politik bir hareketin başlatılma zamanının geldiğini gösteriyor. Sosyalistler, toplum gönüllüleri, azınlıklar ve sendikalar olarak; polis memuru Wilson’un cezalandırılmasını talep etmenin yanında, yaptığı adaletsiz uygulamadan dolayı Ferguson polis şubesini ve bölge mahkemesinin sorgulanmasını sağlamaktan başlayarak, her alanda ayrımcılığa karşı mücadele etmeliyiz.
Ferguson’da adalet isteyen gençlik hareketi Demokrat Parti’nin zengin politikacılarının desteğini reddederek, halk tabanından gelen, çalışanların ve gençlerin üzerine kurulu bir politik hareket başlatma yolunu seçti ve onların bu çığlığı tüm Amerika’da yankılanmaya başladı.
Şimdi adaletsizliğe karşı halkın tabanından gelen öfke kabarıyor, evler, polis arabaları ateşe veriliyor, ülke çapında gösteriler düzenleniyor. Hükümet bir yandan hâkli taleplerinin anlaşıldığını söyleyerek protestolarını sonlandırmaları istediği halde, diğer yandan polisi Brown’ın ölümüne neden olan aynı şiddetle halkın üzerine saldırtmaya devam ediyor. Bu nedenle, Ferguson gençlik hareketi amacına ulaşıp somut sonuçlar alıncaya kadar, hükümetten bağımsız olarak kendi yaptırım gücünü oluşturmayı seçti.
Evet, yolları kapatıyorlar, polis araçlarını kundaklıyorlar, eylemler Amerika çapında protesto gösterilerine dönüşmüş durumda ama bu konuda haksız değiller (8).
Kürtlerin ve Gezi eylemlerine katılanların yaptığı gibi haklı sesleri boğulmaya çalışıldığı, dışlandıkları ve hükümete güvenmedikleri için seslerini daha çok yükseltiyorlar. Siyahlar önceden yaşanan tecrübelerine dayanarak hükümetin Ferguson konusunda gerekli adımları atmayacağını bildiği için taleplerini dayatma suretiyle hükümete kabul ettirmek istiyor. 1963 yılında ayrımcılığın en belirgin olduğu ve yasalarla desteklendiği Alabama eyaletinin Birmingam şehrinde ırk ayrımcılığına ve halka açık alanlarda dışlanmaya karşı başlayan barışçıl protesto ve boykotlar, polis şiddeti nedeniyle tırmanmış ve Martin Luther King Jr dahil olmak üzere binlerce siyahın tutuklanmasına neden olmuştu. Birmingam olayları daha sonrasında 1964 sivil haklar kanununun çıkmasında ve ayrımcılığa karşı duyarlılığın artmasında etkili olmuştu (9).
Daha yakın zamanda; 1992 yılında Los Angeles’te beyaz polislerin Rodney King adlı bir siyahı trafikte hız sınırını aştığı için dövmeleri nedeniyle yargılanan polisleri jüri suçsuz bulmuştu. Jüride beyazlar, Latinolar, Koreli-Amerikalı bulunması siyahlar ile diğer halklar arasında çatışmalara sebep vermişti. Yaşanılan olaylarda hükümet kontrolü kaybetmiş ve olaylar 53 kişinin ölümüne, 2000 kişinin yaralanmasına, 1100 binanın kundaklanarak kullanılamaz hale gelmesine neden olmuştu. Perde arkasında Ferguson isyanında olduğu gibi, halklar arasındaki ekonomik eşitsizlik, ırk ayrımcılığı sonucu Los Angeles’te yaşayan halkların gettolara ayırılmış olması; polisin ve mahkemelerin uyguladığı kurumsal ırkçılık ve yoksulluk vardı (10).
Socialst Alternative’in Talepleri:
• Polis memuru Wilson’un yargılanması ve Ferguson polis merkezinin tam bir soruşturmaya tabii tutulması
• Polislerin işe alınmaları, işten çıkarılmaları ve yargılanmaları da dahil yerel halkın denetiminde olması için seçilmiş sivil kurulların kurulması,
• Polisin militarizasyonuna son; yeni silahlara harcanan milyonlarca doların onun yerine eğitim, sağlık, barınma ve halk hizmetlerine harcanması,
• Ekonomik adalet; bütün ülkede 15 dolar asgari saat ücret ile nitelikli iş garantisi,
• Ülke çapında polis şiddetine, ırkçılığa ve ekonomik adaletsizliğe karşı yeni bir Siyah Özgürlük Hareketinin inşası.
Kaynakça:
1- http://en.wikipedia.org/wiki/Shooting_of_Michael_Brown
2- https://www.youtube.com/watch?v=advkpZIuq2U
3- https://www.youtube.com/watch?v=I7tTsEYE3Ms
4- https://www.youtube.com/watch?v=oadzUk57pxs
5- https://www.youtube.com/watch?v=nvE-1qAs1W4
6- “The History of Black ‘Paranoia'”, ch. 3 of Alexander Cockburn and Jeffrey St. Clair, Whiteout: The CIA, Drugs, and the Press, London: Verso, 1998.
7-Valentino, Nicholas (March 2002). “Cues that Matter: How Political Ads Prime Racial Attitudes during Campaigns”. The American Political Science Review 96 (1): 83. doi:10.1017/s0003055402004240. Retrieved 5 November 2013.
8- http://copsrcorrupt.blogspot.com/2014/08/ferguson-clampdown-brief-history-of.html
9- http://en.wikipedia.org/wiki/Birmingham_campaign
10- http://en.wikipedia.org/wiki/1992_Los_Angeles_riots
Ayrıca takip etmek için: