Skip to content
Views 1051
Kıbrıs’ta Afrika Gazetesi’nin Türk ordusunun Afrin’de bir işgale daha imza attığını ifade ederek hem Afrin Operasyonu’na karşı çıkması hem de Türk ordusunun Kıbrıs’taki varlığını işgal olarak nitelendirmesi cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı adeta çileden çıkarmıştı. Erdoğan gazeteyi “pespaye”, söz konusu yazıyı da “ahlaksız” olarak nitelendirerek “KKTC’li kardeşlerime özellikle böyle bir duruşu sergilemek suretiyle KKTC’de gereken cevabı onlara vermeleri lazım” sözleriyle gazeteyi hedef göstermişti.[1]
Erdoğan’ın hedef gösterme çağrısı kısa zamanda yankısını buldu: Yukarıdaki açıklamadan sadece bir gün sonra yaklaşık 200-300 kişilik bir grup ellerinde taş ve sopalarla gazeteye saldırdılar. Erdoğan ve Türkiye lehine sloganlar atan grup gazetenin camlarını kırdı, tabelasını söktü. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent saldırıyla ilgili “Madımak ruh halini yaşıyoruz” derken gerginlik Parlamento’ya da sıçradı. Meclis çatısına çıkan bir grup Türk bayrağı ve Kayı boyu Bayrağı açtılar. O gün yapılması gereken koalisyon görüşmeleri iptal edildi. [2]
Bunun üzerine Kuzey Kıbrıs’ta Parlamento’ya ve düşünce ve ifade özgürlüğüne yapılan saldırılara ve faşizme karşı 26 Ocak’ta Sendikal Platform’un öncülük ettiği büyük bir miting düzenlendi. Adanın kutuplaşması için ellerinden geleni yapan faşistlerin sosyal medyada açtıkları savaşa rağmen yaklaşık 5000 kişinin katıldığı kapsamlı bir miting gerçekleştirildi. Eyleme katılan insanlar saldırıya ve milliyetçilik temelinde Kıbrıs toplumunun kutuplaştırılmasına karşı sloganlarını yükselttiler. “Faşisme Karşı Omuz Omuza” en baskın slogandı.
Eylemi engelleyemeyen faşistler deyim yerindeyse çıldırdı: Faşistler parlamento saldırganlarının davasını gören hakimi tehdit ederken faşist Yeniden Doğuş Partisi (YDP) millet vekili Erhan Arıklı mahkemeden çıkacak kararın 75 göçmenlerine ve Erdoğan’a mesaj olacağını söyledi. Ayrıca YDP milletvekilleri duruşmayı dinlemek için salonda bulunan kadın avukatları ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nden savaş karşıtı milletvekili Doğuş Derya’yı da tehdit ettiler.
Saldırıların başını çeken YDP’den Erhan Arıklı saldırı ile ilgili olarak “22 Ocak eylemlerini yapanların hemen hemen hepsi 75 göçmeni vatandaşlardı. Oysa daha önce bu tür eylemleri yapanlar genellikle Kök Kıbrıslı kardeşlerimizdi.”[3] gibi ayrımcı ifadeler kullandı. Her faşist örgüt gibi YDP de gücünü gerilimden, kutuplaşmadan ve düşmanlıktan almaktadır.
Sosyalist Alternatif olarak Kıbrıs halklarının bağımsızlık ve kendi kaderini tayin haklarını tanıdığımızı bildirmek isteriz. Bu hak Kıbrıs halklarının iradesi dışında tepeden inme kurulmuş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne değil, Kuzey Kıbrıs’ta siyasi iktidarın asli unsuru olan Kıbrıs halkına aittir. Bu bağlamda Kıbrıs’ta baskıya, faşizme ve kutuplaşmaya karşı emek güçlerinin başını çektiği hareketi ve bu amaçla gerçekleştirilecek bütün hareketleri destekliyoruz.
Kıbrıs’taki Türk işgali sonlandırılmalı, Türk ordusu Ada’dan çekilmelidir. Türk hükümeti ekonomik protokoller veya Ada’daki Türkiye yanlısı faşistler aracılığıyla Kıbrıs’in iç işlerine ettiği müdahalelere son vermelidir.
Afrika gazetesine ve Parlamento’ya yapılan saldırılar faşist saldırılardır ve bu saldırganlar Türkiye’de de ifade özgürlüğünü karartan kitle ile aynı insanlardır. Türkiyeli ve Kıbrıslı Türkler benzer sorunlara ve benzer düşmanlara sahiptir; bu saldırganlar Ada’da barışın tesis edilmesinin önündeki en büyük engellerden biridirler.
Orta Doğu halklarının yegane kurtuluşu olan Sosyalist Orta Doğu ve Avrupa Konfederasyonu’nun bir parçası olacak olan Birleşik Sosyalist Federal Kıbrıs’a giden yolda Türkiyeli sosyalistler olarak bizim üzerimize düşen Türkiye devletinin işgalci politikalarını teşhir etmek ve sendikalar, sol ve işçi sınıfı olarak bu politikalara birlikte karşı çıkmaktır. Yaşasın Sosyalist Orta Doğu! Yaşasın sosyalist Avrupa! Yaşasın halkların kardeşliği!
Yaşasın halkların kardeşliği!
Yaşasın Sosyalist Orta Doğu!