Seçimler Erdoğan’ın Psikolojik Üstünlüğüyle 2. Turda

Views 103
Okuma Süresi2 Dakika

15 Mayıs 2023

Ecehan Balta

14 Mayıs 2023 günü Türkiye hem Cumhurbaşkanını ve hem de parlamento seçimleri için sandığa gitti. 21 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan rejimin ülkeyi içine sürüklediği çatışma, ekonomik kriz ve baskı ortamına rağmen, Recep Tayyip Erdoğan ve onun partisi beklentilerin aksine en yüksek oyu almayı başardı. Muhalefetin desteklediği Kılıçdaroğlu ise, kamuoyu araştırmalarının verileri ve beklentilerin aksine, birinci turda Erdoğan’ın gerisinde kaldı. Henüz kesinleşmemiş sonuçlara göre oyların %49.41’i Recep Tayyip Erdoğan’ın, %44.96’sı ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun oldu. İlk turda hiçbir aday yüzde 50’yi geçemediği için de 28 Mayıs’ta en çok oy alan iki adayın katılacağı ikinci tur yapılacak. 

Seçimlerin ikinci tura kalmasına etki eden faktörlerden en önemlisi, aşırı milliyetçi Sinan Oğan’ın aldığı %5.2 oy oldu. Bu seçmen ikinci turda kilit bir rol oynayacak. Ayrıca seçimlere katılım, seçimin ilk saatlerinde yetkililerin belirttiği gibi rekor düzeyde değil, % 87.21 olarak gerçekleşti. Bu da ikinci turda sandığa gitmeyen seçmenlerin sandığa gitmeye ikna edilmesini de kritik hale getiriyor. 

Parlamento seçimlerinde ise tablo şöyle gerçekleşti: Cumhur İttifakı %49.36 ile 321 vekil alarak 600 sandalyeli parlamentoda çoğunluğu elde etti. Muhalefetten ise Millet İttifakı %35.13 ile 213 vekil, sol ittifak olan Emek ve Özgürlük İttifakı %10.52 ile 66 vekil çıkartırken, başka bir sol ittifak olan Sosyalist Güçbirliği ise %0.29 oy aldı. 

Erdoğan’ın partisi AKP bir önceki seçime göre yüzde 7 civarında oy kaybetti. Seçimlere AKP ile birlikte Cumhur İttifakı çatısı altında giren aşırı milliyetçi MHP son dönemde oyları eriyor görünen ve kamuoyu araştırmalarında %7’nin altında görünen MHP açıklanması zor bir biçimde oylarını artırarak (%10.6) sonucu etkileyen faktörlerden oldu. CHP ve Millet İttifakı da birçok ilde oy oranını artırmasına rağmen, bu tablo milletvekili sayısına yansımadı. Bunda seçim sisteminin iyice karmaşıklaştırılması belirleyici oldu. Çünkü bir bölgede milletvekili çıkarılacağı kadar oy alınmadığı takdirde bu oylar birinci sıradaki partiden başlayarak dağıtılıyor. Bu yüzdendir ki, Cumhur İttifakı toplamda yüzde 50 oy oranını aşmamasına rağmen, parlamentoda sandalye sayısı yüzde 50’nin üzerinde oldu. 

Seçimlerde Emek ve Özgürlük İttifakı 66 milletvekili çıkarttı. İttifak bileşenlerinden HDP/ YSP bir önceki seçime göre yüzde 3’lük oy kaybına rağmen Meclis’in üçüncü büyük gücü oldu. Bu ittifakın içinde olup seçimlere ilk kez kendi bayrağıyla giren TİP ise %1.73 oy oranı ile 4 milletvekili çıkardı. Bu milletvekillerinden bir tanesi halihazırda 02013 yılında gerçekleşen toplumsal ayaklanma (Gezi davası) nedeniyle tutuklu bulunan Can Atalay’dır. Milletvekili sayısı artmamış olsa da, tüm olanaksızlıklara rağmen ilk kez kendi adıyla ve üstelik Türkiye’deki seçim bölgelerinin yarısında giren TİP seçimlerden başarılı olarak çıkmıştır. 

Kılıçdaroğlu ikinci turda imkansız olmasa da çok dezavantajlı bir konumda giriyor. Deprem, ekonomik kriz ve demokratik hak ve özgürlükler tamamen bastırılmış olmasıyla oluşan baskı rejimi ve buna bağlı olarak yaşanan toplumsal, siyasal, ekonomik çöküntü tüm kesimlerde Kılıçdaroğlu’nun kazanacağı beklentisi ve umudu yaratmıştı. Nitekim kamuoyu araştırmaları da Kılıçdaroğlu’nun birinci ve Erdoğan’ın ikinci sırada olacağını gösteriyordu. Ancak sonuç bu açıdan tam tersi oldu.  Bu da Erdoğan’a, ilk turda barajı geçememiş olmasına karşın ikinci tura bir psikolojik üstünlükle başlayacak olmasını sağladı. Diğer yandan Meclis çoğunluğunun Cumhur İttifakı’nda olması da Erdoğan’ın seçilme ihtimalini güçlendiriyor. 

Önümüzdeki dönemde rejim kazansa da işi kolay olmayacak. Herşeyden önce seçim ekonomisi ile daha da kötüleşen bir ekonomik enkaz var. Diğer taraftan yine de kolay olmasa da parlamento içi ve parlamento dışı hareketi birleştirecek güçlü sol bir muhalefetin inşası için halihazırda iyi bir temel de oluşmuş durumda.   HDP/YSP, TİP’ ve diğer partilerden oluşmuş olan Emek ve Özgürlük İttifakının böyle bir güce evrilmesi için mücadele, solun kaçınamayacağı bir görev olarak önünde duruyor.

Previous post Seçimler: Türkiye Dönüm Noktasında
Next post May 5 – Marx’s birth anniversary: a short biography by F. Engels