Yunanistan: Syriza Hükümetine Doğru mu?

Views 570
Okuma Süresi5 Dakika

Geçtiğimiz yılın sonunda kemer sıkma politikaları tarafından yönlendirilen Yunanistan bir Anayasa krizi yaşadı ve cumhurbaşkanını seçemedi. Bu süreç, 25 Ocak’ta bir erken genel seçim kararı alınmasına yol açtı. Önümüzdeki seçimle ilgili olarak uluslararası kapitalist sınıfın paniğinin ana nedenlerinden bir tanesi Syriza’nın (sol parti) kemer sıkma politikalarını tersine çevirmek için iyi bir şans olarak görülmesi ve kamuoyu yoklamalarında birinci sırada yer alması.

 25 Ocak’ta gerçekleşecek olan genel seçimleri üzerine İşçi Enternasyoneli Komitesi’nin (CWI/İEK) Yunanistan seksiyonu ve Sosyalist Alternatif’in oradaki kardeş örgütü Xekinima’nın üyesi Andros Payiatsos ile söyleşi.

 Sosyalist Alternatif, 14 Ocak 2015

 Bu seçimler neden yapılıyor?

 Görünen neden, cumhurbaşkanlığı seçimleri. Yunanistan’da cumhurbaşkanı parlamentonun yüzde 60’ının çoğunluğuyla seçilir. Anayasa’ya göre parlamento Cumhurbaşkanını seçemezse genel seçimlerin yapılması gerekiyor, arkasından yeni parlamento bu kez yüzde 50 çoğunluk arayarak seçimi tekrarlar. Hükümet oyların üçte ikisini almayı başaramadı.

Ancak görünen nedenin ötesinde, seçim kararının altında yatan esas neden, hükümetin politikalarının bariz bir duvara toslamış olması. Toplum hükümetin politikalarını reddediyor. Bunun parlamentoya yansıması Pasok (geleneksel eski sosyal demokrat parti) ve Yeni Demokrasi’nin (sağ kanat kapitalist parti) milletvekillerinin çok önemli bir kısmını kaybetmesi oldu. Şu anda bu iki partiden kopan milletvekilleri bağımsız olarak duruyorlar ve hükümete oy vermediler. Ayrıca, hükümetteki partiler daha küçük olan Demokratik Sol ve Bağımsız Yunanistan partilerini tüm çabalarına rağmen ikna edemedi. Böylelikle, var olan hükümetin süresinin sona erdiği 2016 yılına kadar iktidarda kalmalarını sağlayacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri engelini aşamamış oldular.

Seçim sonuçlarına ilişkin tahminlerin nasıl?

Büyük olasılıkla seçimler Syriza’nın zaferi ile sonuçlanacak.

Hem Yunanistan’da hem de uluslararası ölçekte kapitalist sınıf bu sonucu önlemek için büyük bir korku kampanyası yürütüyor. Aslında beklediğimiz bir durum; Syriza seçilirse Yunanistan’ın Euro’dan çıkacağı ve bunun tam bir kabus olacağı, hayatımız cehenneme çevireceği gibi iddialar öne sürülüyor. Daha dün Başbakan eğer Syriza seçilirse Kuzey Kore gibi olacağımızı ileri sürdü; yani bu korku kampanyası saçmalama düzeyine ulaşmış oldu. Fakat sürdürülen kampanya 2012’de insanlar üzerinde yarattığı etkiyi bırakmaktan çok uzak.

İnsanlar artık korku kampanyasına rağmen Syriza’ya oy verebilecek kadar öfke biriktirmiş durumdalar. Başta Yeni Demokrasi olmak üzere düzen partilerinin bu seçimin sonuçlarına ilişkin paniklerinin işaretleri de gelmeye başladı. Ancak panik durumu henüz çok belirgin değil. Papandreou (Pasok’un eski lideri ve eski başbakan) Pasok’tan ayrılıp yeni bir parti kurma hazırlığına girişti. Ayrışanlar kendilerini solda göstermeye çalışıyor ve Pasok’un yeni liderliğini sosyalist ilkelerden uzaklaşmakla suçluyor. Troyka’yı Yunanistan’a sokan ve memorandum ilan edilen dönemin başbakanı Papandreou olmasına rağmen, buna inananlar olacak mı, yeni parti ne kadar destek görecek, bilmiyoruz.

Şu anda sorun Syriza’nın Yeni Demokrasi’nin sadece 3-4 puan önünde gözüküyor olması. Syriza çok büyük bir ihtimalle seçimi kazanacak olmasına karşın, zaferin ne kadar büyük olacağı, bunun Syriza’nın bir çoğunluk hükümeti kurmasına yetip yetmeyeceği, azınlık hükümeti olursa; açıkça düzen partileri olan Demokratik Sol’un (seçilirse tabii), Bağımsız Yunanlılar ya da Papandreu’nun yeni partisinin oylarına ne kadar bağımlı olacağı önemli bir sorun.

Syriza’nın hükümette nasıl tavır alacağını düşünüyorsunuz?

Bir şekilde Syriza liderliğinin seçimlerde mutlak çoğunluk almak istemedikleri düşüncesindeyim; böylece daha az radikal olan politikalarının sonuçlarından kendilerine oy vermeyenleri ve diğer partileri sorumlu tutabilirler. Bunu bir mazeret olarak gösterebilirler.

Syriza liderliği 2012 seçimlerinden bu yana, açık biçimde sağa kayıyor. Avrupa’nın geri kalanında Syriza çok solda, radikal, hatta aşırı sol olarak gösteriliyor. Ama Yunanistan’ın içinde kitlelerde Syriza’nın sol olup olmadığına dair çok büyük bir şüphe ve heyecan kaybı söz konusu. Çünkü Syriza liderliğinin Troyka, Avrupa Birliği ve ulusal düzenle anlaşmak için ellerinden ne geliyorsa yapabildiklerini daha önce gördüler.

Ama Syriza bir kez iktidara geldiğinde Eurozone’da kalma hakkı için daha da ileri gidebilir gibi bir çıkarsama da yapılamaz. Çünkü Yunanistan’da gelecek dönemde herşey siyah ya da beyaz olmayacak, kitle hareketlerinin müdahalesi ile karşı karşıya olacağız. Toplumsal sorunlar o kadar büyük, milyonlarca insan o kadar umutsuz durumda ki; hükümeti sola itmek için savaşmak zorunda kalacaklar, ve kuşkusuz; savaşacaklar. Bu nedenle, Syriza liderliğinin tüm sağa kayışına ve uluslararası pazarın büyük oyuncuları ile anlaşma çabalarına karşın, kitle hareketinin baskısı altında sola doğru itilmeleri de olası.

Xekinima uluslararası düzeyde yürütülen bu korku kampanyasına nasıl bir yanıt verilmesi gerektiğini düşünüyor?

Aynı anda hem Euro bölgesinde kalıp hem de işçi sınıfı programını (memorandumdan vazgeçmek, ekonominin krizden çıkması için kamu sektörünün merkezinde olduğu bir büyüme ve genel olarak AB’nin neoliberal politikalarına karşı duruş) savunmanın mümkün olmadığını düşünüyoruz.

Sadece iki olasılık var: Birincisi; Avrupa işçi sınıfına ve gelişmekte olan sol güçlere yönelik olarak, Yunanistan işçi sınıfının radikal kesimlerinden ve hükümetin solundan yükselen kıta çapında sosyalist bir dönüşüm için mücadele çağrısı. Eğer bu olmazsa ya da bu seçeneği inşa etmek için yeterince vakit kalmazsa; ikinci seçenek zorunluluk haline gelir ve Yunanistan Euro bölgesinin dışında kalır.

Ancak ulusal para birimine dönüş, hükümetin solu tarafından sosyalist politikalarla desteklenirse bir felakete dönüşmek zorunda değil. Ulusal para birimi kullanan ve sosyalist politikalar geliştiren bir hükümet altında; kamulaştırmalar, planlı ekonomi ve işçi denetimi / yönetimi ile ekonomi hızla ayağa kaldırılabilir. Bu koşullar altında da Avrupa’yı sosyalist bir dönüşümün eşiğine getirecek şekilde yapılan uluslararası çağrıya ısrarla devam edilmelidir. Biz, önümüzde bizi bekleyen savaşlara karşı işçi sınıfını hazırlıklı kılmak için bu yaklaşımın Yunan işçi sınıfı önüne açıkça bir seçenek olarak konulması gerektiğini düşünüyoruz.

Fakat ne yazık ki Syriza liderliği bu ikili yaklaşımı bir seçenek olarak görmüyor ve suni bir iyimserlikle yoluna devam ediyor: “merak etmeyin, hiçbir şey olmayacak, ülkenin Euro bölgesinde kalmasını garanti ediyoruz”, diyor. Bu çok büyük bir hata.

Syriza hükümetteyken nasıl mücadele edilmeli?

Yalnız kalmış bir mücadelenin başarı kazanamayacağı bilincinden hareketle, uzun zamandır çeşitli alanlarda yürütülen mücadeleleri koordine etmek gibi bir çaba söz konusu. Bu mücadeleler, Syriza’yı sola çekmek için onun solda duran üyeleri ile de dirsek temasını zorlamalılar. Bir bütün olarak toplum ve hareketlerin içinde demokratik yapılar inşa etmek suretiyle Syriza’nın kadrolarının nihai bir karar vermesini sağlamalılar.

Troyka ve var olan hükümetten kurtulmak için, bu mücadeleler tüm solun işbirliği içinde; birleşik sol tarafından yürütülmeli. Ancak ne yazık ki sol parçalanmış durumda. Bunun sorumluluğunun bir kısmı, birleşik bir cephe inşa etmeye yanaşmayan Syriza liderliğine ait. Ancak toplum ve işçi sınıfı tarafından Syriza’ya adeta bir akın var. Xekinima da  1,000’in İnisiyatifi’nin bir parçası olarak Syriza’ya oy verme çağrısı yapıyor; halen Atina, Selanik ve Volos’ta bazı bölgelerde Syriza listesinden aday gösterme konusunda görüşmeler devam ediyor.

Son olarak eklemek isterim ki burada en önemlisi tüm bu mücadelelerin sosyalist bir programı hedeflemesi gerektiği; bankaların kamulaştırılması, ekonominin ağırlıklı sektörlerinin kamulaştırılması ve bizzat ekonominin planlanması gibi. Bütün bunlar işçilerin denetim ve yönetiminde söz konusu olabilir, aksi takdirde kamu sektöründe geçmişte yaşadığımız yozlaşmaları tekrar yaşarız. Eğer Yunanistan bu yola girerse mücadele zaferle sonuçlanabilir ve bu zafer, Avrupa’nın geri kalanındaki tüm işçi sınıfı için büyük bir ilham kaynağı olur.

http://www.xekinima.org

http://www.socialistworld.net/index.php

 

Previous post Namet’te 20 İşçi İşten Atıldı!
Next post Metal İşçileri ‘Grev’ Dedi!