İklim Değişmesin, Sistem Değişsin!
Isınan küresel iklim, eriyen buzullar, sel baskınları, yanan ormanlar, toprak kaymaları, yok olan tarım alanları, kuraklık, bunlara bağılı olarak açlık ve yoksulluk, kitlesel göçler…
Her şey sırf bir avuç insan diğer tüm insanlardan daha refah içinde yaşasın, yani zengin olsun diye!
Amazon Ormanları Neden Yanıyor?
20 – 27 Eylül arasında Küresel İklim Değişikliğine Karşı Eylem (Grev) gerçekleşecek
CWI’daki Bürokratik Darbeye Dair
Bürokratik darbe CWI çoğunluğunu güçlü, devrimci ve sosyalist bir Enternasyonal kurmaktan alıkoyamayacaktır!
Kaz Dağlarını Savunuyoruz
Kaz Dağlarında yer alan, Çanakkale’nin Kirazlı ilçesinde altın madeni faaliyete başlamadan dahi, çok ciddi bir ekolojik tahribat yaşanıyor. Çanakkale il merkezine 30, Atikhisar Barajı’na 14, Kaz Dağları Milli Parkı’na ise 40 kilometre uzaklıkta olan maden sahasında, kullanılacağı açıklanan siyanür liçi yönteminin, 50 km2 alanı etkileyeceği hesaplanıyor.
Hangi bölgede olursa olsun, yerin altını üstüne getirmeye dayalı madencilik faaliyetleri, insanın da içinde olduğu doğaya ciddi zararlar veriyor. Nitekim, Kaz Dağlarındaki tahribatın şimdiden ekosistemde; ağaçlar, bitkiler, hayvan ve insanlarda yarattığı yıkım, altının değeri ile ölçülemez…
İspanya:Feminist Hareket İçin Önemli bir Zafer
Feminist hareketin bu önemli zaferinde, İspanyol yüksek mahkemesi Pamplona’da yaşanan “Wolf Pack (Kurt Sürüsü)[” vakasında beş suçlu erkeğin cezasını 15’er yıla çıkardı. Aynı zamanda 18 yaşındaki kadının İspanyol yasalarına göre daha az ceza gerektiren cinsel istismara değil, tecavüze uğradığını kabul etti.
Üç yıldır devam eden bu felaket dava, kadınları, işçi ve gençleri “sana inanıyorum” (“yo sí te creo”) ve “taciz değil tecavüz” (“no es abuso, es violación”) sloganları etrafında bir araya getirerek tüm bu kesimlerin sesini dünyaya duyurmuştu.
Sudan: Karşı-Devrimin Ayak Sesleri
… Ancak, muhtemeldir ki Pazartesi günü yapılan kanlı saldırıda hayatını kaybedenlerin gerçek rakamı bundan çok daha yüksektir. Güvenlik teşkilatıyla bağlantılı güvenilir bir istihbarat kaynağı, Sudanlı bir gazeteciye şunları bildiriyor: “Bazı insanları öldürülesiye dövülerek Nil’e atıldı, bazıları defalarca kurşunlanarak Nil’e atıldı, diğerleri ise palalarla lime lime edilerek Nil’e atıldı. Bu bir katliamdı.” O zamandan beri nehirden yaklaşık 40 protestocunun cesedi çıkarıldı.
KIDEM TAZMİNATINA DOKUNDURTMAYALIM!
“Fazlasıyla”! Çünkü bu krizi zenginlerin yararına işçi sınıfının sırtına yükleyerek atlatmak için AKP/MHP hükümetinin işaret ettiği temel “kaynaklar”; ilk adım olarak işçilerin biriktirdiği işsizlik sigortası fonuna el konulması; zorunlu BES (Bireysel Emeklilik Sistemi) ile sigorta şirketlerine kaynak aktarılması; işçilerin verdiği vergilerin artırılması ve kıdem tazminatının fona devredilmesi suretiyle işçi maliyetlerinin patronların çıkarına azaltılması ve iş güvencesinin ortadan kaldırılması…
SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ
Sosyalist Bir Program Tartışması Kaçınılmazdır!
Gezi sonrasında başlayıp iki yerel, iki genel seçim ve bir de Anayasa referandumunu içeren ve işçi sınıfının geniş kesimlerinin sorunlarının çözümü için bel bağladığı, ardı ardına seçimlerin yapıldığı beş yıllık bir dönem, 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerle birlikte kapanmış oldu. Seçimlerin sonucu, bu sonucu hazmetmekte zorlanarak rezilce çamura yatan AKP için açık bir yenilgi; CHP/İYİ Parti gibi burjuva partileri için önemli bir zafer; AKP’yi geriletmek için CHP/İYİ Parti’den oluşan burjuva ittifakına destek vermekte çare bulan sol/sosyalist kesim için maliyeti yüksek bir zafer anlamına gelirken; işçi sınıfının bağımsız örgütlülüğüne yaslanan devrimci Marksistler açısından ise toplumda açıktan bir sağa kaymanın görüldüğü ve üstesinden gelinmesi gereken zorlu bir dönemin başlangıcına işaret ed
YEREL SEÇİMLER |SOSYALİST ALTERNATİF
31 Mart’ta gerçekleşecek yerel seçimler son beş yıldır arkaya meydana gelen seçimler zincirinin sonuncusu olarak bir dönemin kapanması anlamına geliyor. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı altında toplanan burjuva partilerinin adayları halka her seçim döneminde olduğu gibi olabildiğince sevimli görünmek konusunda birbirleri ile yarış içerisindeler. Burjuva partilerinin dışında kalan tek kitle partisi olan HDP ise yüzeyden bakıldığında doğruymuş gibi görünen bir taktikle aslında yanlış yönde ilerliyor olsa da bu seçimlerde oy verilmesi gereken partidir. Sömürü ve baskı üzerine kurulu kapitalist sistem çatırdamakta ve Türkiye işçi sınıfının ve ezilenlerinin bu burjuva partilerinin hiç de şimdi görünmeye çalıştığı gibi sevimli olmayan gerçek yüzünü seçimlerden sonra daha da acı bir biçimde görmek zorunda kalacakları bir dönem başlıyor; turpun büyüğü heybede!